Yıllardır tatilleri memleketlerinde geçiren Anadolu insanının tatil alışkanlıkları çeşitleniyor. Türk aile yapısına ve mütedeyyin insanlara hitap eden otellerin sayısı arttıkça muhafazakâr orta sınıf da beş yıldızlı tatille tanışıyor.
Turizm sektöründe, farklı tatil beklentilerine cevap vermeye yönelik bir yapılanma yaşanıyor son yıllarda. Yaz sezonunda hizmet veren turistik tesisler arasında, muhafazakâr insanların taleplerine göre düzenlenmiş otellerin sayısı artıyor. Bu şekilde çalışan tesis yöneticilerinin önemli bölümü, yaptıkları işi `alternatif turizm` diye nitelendiriyor; ancak bu tanıma karşı çıkanlar da var aralarında. Onlar, otellerinin diğerlerine alternatif değil, sadece turizmdeki işletme modellerinden biri olduğu görüşünde. İsim tartışmaları bir yana, gerçek şu ki, bu tip oteller yıldan yıla daha fazla talep görüyor. Anadolu`daki dönüşüm ve zenginleşme, talebi besleyen en önemli gelişme. Aslında `alternatif turizm` denilen uygulamanın benzerlerinden iki temel farkı var: Tesislerde alkol servisi yapılmaması ve kadınlara özel havuz bulunması.
Turizm sektörü Türkiye`de istihdam ve millî gelire en fazla katkı yapan iş kollarının başında geliyor. `Bacasız sanayi` tanımlaması boşuna değil. Güneş, deniz, kum turizmi öne çıksa da, kış turizmine yönelik tesislerin sayısında ciddi artış var. İnanç turizmi ve termal merkezler açısından da büyük potansiyele sahip bir ülkede yaşıyoruz. Hizmet kalitesinin yıldan yıla artması da cabası. Görünen o ki, yakın ve orta vadede ülkenin cari açığını finanse eden en önemli döviz kaynaklarından biri olmaya devam edecek turizm sektörü. Alternatif turizm dediğimiz ise sektör içinde âdeta devede kulak. Türkiye`de bir milyonu bulan yatak sayısı içinde alternatiflerin oranı sadece binde bir. Toplam 10 bin yatağa sahipler. Peki gerçekten bazılarının dediği gibi bu tip tesisler `trend otelleri` mi? Daha açık söylersek, AK Parti iktidarı ile başlayan ve yükselişe geçen bir eğilimden mi söz ediyoruz?
HER ŞEY CAPRİCE OTEL İLE BAŞLADI
Bu sorulara cevap vermeden önce, alternatif tesislerin başlangıcına dönelim. Bu modelin ilk örneği, Aydın`ın Didim ilçesinde açılan meşhur Caprice Oteli. 1996`da faaliyete geçen tesis, 12 yıldır muhafazakâr kesimin tatil ihtiyacına cevap veriyor. Günümüze gelindiğinde ise Alanya`daki Bera Otel ve Club Karaburun, Kumluca`da açılan Şahh-İnn Paradise tatil köyü, Çeşme`de faaliyet gösteren Club Familia, Kuşadası`ndaki Burç Club sektörün önde gelen tesisleri arasında yer alıyor. Bu tip otellerin yüzde 59`u Akdeniz, yüzde 37`si Ege ve yüzde 4`ü de Marmara bölgesinde yer alıyor. Standartlar 3 ve 5 yıldız arasında değişiyor. Bu üç bölgedeki otel sayısı ise 23. Bunlara, aynı şekilde hizmet veren Kozaklı`daki 4 termal tesisi de ekleyebiliriz.
Alternatif otelleri müşterilerine pazarlayan İSPA Tur`un Genel Müdürü Hilmi Karaduman, sektördeki tanımlama tartışmasının hâlâ sürmesine rağmen, alternatif tatil sloganını birçok kurumun benimsediğini söylüyor: `Alternatif, genellikle doğa sporları için kullanılan bir terim. Burada önemli olan, bu tesisleri tercih eden kitlenin değer yargılarıdır. Bizim gibi insanları 5 yıldızlı bir otele bedava götürseniz bile rahat edemeyiz; çünkü biz alkollü insanların nasıl davranacağını bilmeyen bir kesimiz. O bakımdan alkol alınan bir tesiste tatil yapmak istemiyoruz. Bu işin alternatif olması, genel alışkanlıklardan daha farklı beklentilere de cevap verebilmesinden geliyor.`
Şahh-İnn Paradise Otel Genel Müdürü Ruhat Ülgen, bu gibi otellere ailelerin kızlarını yalnız başına tatile gönderebildiklerini belirterek, `Yabancı turizm oteline bizim aile yapımızdaki insanlar gidemez. Alternatif turizm aslında Türk aile yapısına uygun, kaliteli hizmet satan sektör demektir.` diyor. Club Familia Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Şimşek ise 2004 yılında oteli hizmete açtıklarında, `Dindar bir insan, ailesiyle tatil yapmak istediğinde nasıl bir tesise gitmek ister?` sorusundan yola çıktıklarını aktarıyor. Bu sorunun cevabını da, `ortalama bir Türk ailesinin rahat edebileceği ortam` diyerek veriyor. Club Familia`yı da bir aile oteli şeklinde tasarladıklarını belirtiyor Şimşek ve özellikle `İslami turizm` yaklaşımına karşı çıkıyor: `Olması gereken işletme modellerinden biridir bu. Bir şeyin alternatifi değil. İslami turizm yapmak veya turizmde İslam`ı temsil etmek bizim haddimize değil. Bir sürü farklı turizm modeli var ve biz de bunlardan birini yapıyoruz; ille de ortak bir tanıma ihtiyacımız yok.`
ANADOLU TATİLİ KEŞFEDİYOR
Aslında Anadolu insanının tatil alışkanlıkları, son on yıldır değişmeye ve farklılaşmaya başladı. Bugüne kadar ortalama bir Türk ailesi için tatil kavramı, çoğunlukla memlekete gitmek, aile ziyareti yapmaktan ibaretti. Biraz daha yaşı ilerlemiş olanlarsa, kalite ve hizmetin fazla gelişmediği termal turizmi tercih ederdi. Bu bakımdan `kaplıca` kavramının özel bir anlamı vardır Anadolu insanının nazarında. Sadece 10 yıllık bir geçmişi olan güneş-deniz-kum turizmi artık sadece üst gelir ve eğitim grubundan değil, toplumun farklı kesimlerinden de ciddi talep görüyor. Başlangıçta müşterilerinin büyük kısmı gurbetçiler olan alternatif oteller bugünlerde en büyük talebi Anadolu`nun önemli sanayi merkezlerinden alıyor. Kayseri, Konya ve Antep`ten insanlar da, artık yaz aylarında tatil yapmak istiyor.
Ruhat Ülgen, yıllardır sektörün içinde bir isim. Bu açıdan muhafazakâr kesimin tatil alışkanlıklarını yakından izleme imkânına sahip. Anadolu`daki ekonomik refahın tatil alışkanlıklarını da etkilediği tespitini yapıyor. Müşteri portföyüne bakarak bu gelişmeyi görebildiklerini vurguluyor. Paradise Otel`e en fazla müşteri hâlâ İstanbul`dan geliyor; ama onu Konya ve Kayseri izliyor.
Necmettin Şimşek ise bu tip otellerin turizme etkisi noktasında ilginç bir veriyi paylaşıyor. Müşterilerinin yüzde 20`sini her yıl ilk kez tatile çıkanların oluşturduğunu söylüyor. Yani her 100 aileden 20`si, bu tesisler sayesinde ilk kez klasik tatil kavramıyla tanışıyor. Bu da tatil kültürünün muhafazakâr orta sınıf içinde tabana yayılmakta olduğunun göstergesi. Şimşek, `Senenin bir haftasında da olsa artık hanımlar yemek yapmadan, aile reisleri de sadece ailesine vakit ayırarak istirahat etmek istiyor. Eskiden bu insanlar ihtiyaçlarına cevap verecek tesis bulamazken artık bu gibi mekânlar var. İhtiyaçtan doğan bir model bu.` diyor.
TURİZM BAKANLIĞI`NDA KARŞILIĞI YOK!
Aslında bütün bu gelişmeler ve otel yöneticilerinin verdiği bilgiler, alternatif turizm işletmelerinin, `trend otelleri` olduğu tezini çürütmeye yetiyor. Bu gibi tesislerin sayısını artıran, Türkiye`deki dönüşümden kaynaklanan talepler. Son yıllarda, Avrupa ekonomilerindeki durgunluktan dolayı gurbetçilerdeki tatil ilgisinin azaldığı bir gerçek. Aynı şekilde İstanbul ve Anadolu`da zenginleşen orta sınıfın bu gibi otellere rağbet etmesi, tatil kavramını hayatına sokması da bir diğer gerçek. Her alanda ciddi değişim ve dönüşümlerden geçen Türk toplumu, bu alanda da bir geçiş süreci yaşıyor. Görünen o ki, bundan sonra AK Parti olsa da olmasa da Anadolu insanının tatil alışkanlıkları gelişmeye devam edecek.
Trend oteli olmak bir yana, bu tesislerin yöneticilerinin en önemli şikâyeti, yaptıkları işin Turizm Bakanlığı`nda bir karşılığının veya muhatabının olmaması. Ruhat Ülgen, `AKP`nin ürettiği bir `trend oteli` olmayı bırakın, Turizm Bakanlığı bizim farkımızda bile değil. Bunlar kimdir, ne iş yapar diye bakanlığa sorsanız size bilgi veremezler. Bu yüzden kendimizi fark ettirmek ve kamuda bir muhatap bulabilmek için bir dernek kurma hedefimiz var.` diyor.
HER KESİMDEN İNSANLAR GELİYOR
İşin ilginç yanı kadın-erkek ayrı havuz uygulaması ve alkol bulunmaması sebebiyle dışarıdan sadece dindar insanlara hitap ediyor gibi görülen `alternatif turizm` tesislerine, her kesimden ilgi olması. Hilmi Karaduman, dindar olmayan insanların da bu otellere rezervasyon yaptırdığını, gerekçesini sorduklarında ise `Orada daha rahat ediyoruz` cevabı aldıklarını söylüyor. Ruhat Ülgen ise bundan birkaç hafta önce bir ilin Lions kulübüne mensup kadınlarından yıllık toplantılarını yapmak için rezervasyon talebi geldiğini belirtiyor: `Kendilerine tesisimizde alkol olmadığını söyledik; ama onlar `Biz zaten onun için sizde toplanmak istiyoruz, böyle daha rahat ediyoruz` diye karşılık verdiler. Toplantılarını bizim otelimizde yaptılar. Bu örnek bile, bu gibi tesislere olan ihtiyacın tek bir kesimle sınırlı olmadığının göstergesidir.`
Necmettin Şimşek de benzer olaylarla karşılaşmış bir turizmci. Tatil için kendilerini tercih eden; ancak normal hayatında alkol tüketen müşterileri olduğunu belirten Şimşek, onlara bu tercihlerinin sebebini sorduklarında benzer cevaplar aldıklarını söylüyor: `Ben içerim; ama çocuklarımı alkol tüketilen bir ortama sokmak istemiyorum diyorlar. Bu gerekçeyle gelenlerin oranı küçümsenmeyecek kadar çok. Hakkımızdaki olumsuz haberler olmasa daha fazla gelecekler. Bizim toplumumuzun aile değerleri hâlâ çok güçlü. Aile çok önemli bir müessese. Bunu gelen müşterilerde görebiliyoruz. Bu yüzden biz aile dışı müşteri almıyoruz.`
3 AY ÇALIŞIP 9 AY BEKLİYORUZ
Peki, bu tip oteller iyi kazanıyor mu? İşin en can alıcı noktası da bu zaten. Her ne kadar sayıları hızla artıyor görünse de, trend otelleri dense de, alternatif turizmciler meselenin ekonomik getirilerinden hiç de memnun değil. Toplam 10 bin olan yatak sayısının 20 bine çıkması durumunda tesislerin sinek avlayacağını düşünüyorlar. Bunun en önemli sebebi, bu otellerin pahalı olması. Peki niye? Ortalama klasik otellere nazaran yüksek fiyatlarla satış yapılıyor; çünkü bu oteller diğerleri gibi yılın 7-8 ayı hizmet veremiyor. Talepler okulların kapanmasıyla başlıyor ve okulların açılmasına 15 gün kala sona eriyor. Neredeyse sadece 3 aylık bir dönemde çalışma imkânı var. Bütün gelir yaz aylarına endeksli olunca haliyle fiyatlar aşağı çekilemiyor. Necmettin Şimşek, `Biz 2,5 aylık hâsılatla bütün yılı geçirmek zorundayız o bakımdan bize fiyat eleştirisi yapılması haksızlıktır` diyor.
Geçen yıl 22 Temmuz seçimlerinden çok etkilenen sektörün bu yılki endişesi ise kapatma davası ile başlayan belirsizlik. Hilmi Karaduman buna bir de ramazan ayının giderek yaz aylarına gelmesini ekliyor. Tesislerin en fazla iş yapacağı dönemde insanların oruçlu olması haliyle tatil talebini azaltacak. Bu alana yatırım yapmayı düşünenlerin yaklaşık 10 yıl boyunca yaz sezonunda devam edecek ramazan ayını hesaplayarak projelerini yapmalarını öneriyor.
ALTERNATİF TURİZMİN ALTERNATİF ÇIKIŞ YOLLARI
Ruhat Ülgen`e göre sektörün çıkış yollarından biri de, yurtdışına açılmak ve ortak hareket ederek ciddi tanıtımlar yapmak. Çünkü dünyada ve özellikle Türkiye`nin yakın çevresinde ciddi bir dindar turist potansiyeli var. Türkiye zengin Arap turistleri çekemiyor. Söz konusu oteller vasıtasıyla bu sağlanabilir. Türkiye`de nasıl Alman, Rus otelleri varsa, sadece Arap turistlere hitap eden, onların beklentilerini karşılayacak tesislerin olması gerektiğinin de altını çiziyor. Avrupa`da yaşayan gurbetçiler dışındaki Müslüman nüfusun da hedef kitle olarak düşünülmesini ve buna yönelik tanıtım yapılmasını da öneriyor Ülgen. Sektörün çıkış yıllarından biri de, tesisleri termal otellere çevirerek, kışın da hizmet vermelerini sağlamak.
Nitekim çevresinde termal su kaynağı olan bazı oteller dönüşüm çalışmalarına başlamış durumda. Termal turizmin kışın da devam etmesi bu açıdan büyük bir avantaj. Necmettin Şimşek`in tespitleri, sektör ve onun geleceği hakkındaki durumu özetlemeye yetiyor aslında: `Bu sektöre emek vermek lazım. İşletme kriterlerini koyarken, Türk toplumunun değerleriyle örtüşen kurallar geliştirerek, mütedeyyin insanların da tatil yapacağı, hizmet kalitesi yüksek mekanlar oluşturabilirsek hep beraber gelişiriz. Bu alana yatırım yapan iş adamı, hemen para kazanacağım diye düşünmemeli, bu işi uzun vadeli ele almalıdır.`
ANADOLU`NUN YENİ TERMAL MERKEZİ: KOZAKLI
Anadolu`nun tam ortasında, Kayseri-Nevşehir ve Yozgat`a 90`ar kilometre mesafede bir termal turizm merkezi, 7 bin nüfuslu Kozaklı ilçesi. Bu küçük ilçede, birçok ilde göremeyeceğiniz beş yıldızlı oteller, hatta daha lüks tesisler var. Yatırımcıları buraya çeken, sıcaklığı 93 dereceyi bulan ve ilçede nereye kazmayı vursanız fışkıran termal su. Kozaklı`nın bu habere konu olma gerekçesiyse, ilçedeki termal otellerin tamamının alternatif turizm modeline göre hizmet vermesi. Alkol servisi yapılmayan tesislerde, kadın ve erkekler için ayrı termal havuzlar bulunuyor. Aslında Türkiye`de kaplıca turizmi genelde bu sistemle hizmet veriyor. Bu ilçenin özelliği ise kaplıca turizmini 5 yıldızlı otel kalitesiyle birleştirmesi.
Kozaklı`da halen yapımı devam eden tesisler tamamlandığında, 7 bin yatak kapasitesine ulaşılmış olacak. Kaplıca suyu sırt ve bel ağrıları, romatizmal rahatsızlıklara iyi geliyor. Ayrıca anti depresif özelliği ile stres altında çalışanlar için birebir. İçeriğinde, insandaki hücre gelişimini hızlandıran radon gazı bulunuyor. Bu da suyun, anti-aging ve terapide kullanılmasına imkân sağlıyor. Operasyon yaralarını hızlı iyileştirmesi ve kan dolaşımını düzenlemesi de diğer özellikleri.
ANADOLU İNSANI 5 YILDIZLI TATİLLE TANIŞTI
Gaziantepli Uğur İnşaat`ın yaptırdığı ve 2002 yılında faaliyete başlayan Rosa Resort bölgenin ilk beş yıldızlı tesisi. Genel Müdür Tevfik Ovacık, termal turizmin aynı zamanda sağlık turizmi anlamına geldiğini belirterek, Türkiye`de bu alanda çok büyük potansiyel olduğunu; ancak bunun değerlendirilemediğini belirtiyor. Halihazırda ülke genelinde bin 280 termal su var. Ancak kaliteli hizmet veren ciddi tesis sayısı 20`yi geçmiyor. Kalanlar daha çok pansiyon türü yerler. Kıyaslama yapılacak olursa mesela Almanya`da toplam 300 termal su kaynağı varken, 3 bin tesis bulunuyor. Termal turizmin Türkiye`de 20 milyar dolarlık bir potansiyeli olduğundan söz ediliyor; ancak bunun ekonomiye kazandırılan bölümü yüzde 1`i bile bulmuyor. Ovacık`a göre termal turizmin yaşlılara özgü olarak algılanması son derece yanlış. Kaplıcaların özellikle stres altında çalışan insanlar için gerekli olduğunun altını çiziyor.
Bu gibi tesislere ağırlıklı olarak dindar kesimin ilgi göstermesi, tesislerin yapısını da etkiliyor ister istemez. Anadolu insanı kendi aile yapısına uygun tesisler istiyor. Tevfik Ovacık, bu durumu dikkate alarak otelleri düzenlediklerini söylüyor. Kozaklı`nın en önemli müşteri grubunu Kayseri halkı oluşturuyor. Onu Konya, Antep ve diğer iller izliyor. Ovacık, özellikle Kayseri`de son yıllarda oluşan sermaye birikiminin Kozaklı`ya talebi artırdığını ve insanların tesis kalitesine de dikkat etmeye başladıklarını söylüyor. Tesisler diğerleri gibi muhafazakâr bir tasarıma sahip olsa da sadece bu kesime hitap etmiyor. Onların iddiası da Türk aile yapısına uygun hizmet vermek. Kaplıca turizminin bir avantajı da, bütün yıl açık kaldıklarından hem daha iyi kazanmaları hem de ücretleri düşük tutabilmeleri. Ovacık, `Burada günlük 40-50 liraya Anadolu insanını 5 yıldızlı tatille tanıştırıyoruz. Bu da haliyle bu insanlarda bir tatil kültürü oluşmasına katkı yapıyor` diyor. Kozaklı aslında Kapadokya`dan sonra Nevşehir`in ikinci önemli turizm ve tatil bölgesi. Bu sebeple iki bölge güçlerini birleştirerek ortak tanıtım çalışmaları yapma kararı almış. Kozaklı Kaymakamı Sultan Doğru, Kapadokya`nın dünyada tanınmasına rağmen, ilçesinin Türkiye`de bile bilinmediğini belirterek, hedeflerinin bölgeyi bir sağlık ve termal turizm merkezi hâline getirmek olduğunu belirtiyor. Bu sebeple gelen insanlara otel dışı alternatifler sunmaya çalıştıklarını ve bu amaçla bir de fizik tedavi merkezi açılacağını söylüyor.
Belediye Başkanı Erdoğan Çelik ise Kayseri`den gelenlerin sadece hafta sonu kaldığını, mesafe uzadıkça kalış süresinin de arttığını belirtiyor: `Kaplıcanın insan sağlığına beklenen etkiyi yapabilmesi için önemli olan 21 banyodur. Bunun için de 7 gün kalmak gerekir. Hedefimiz gelenlerin en az 7 gün kalmasıdır. Bu şekilde Kozaklı hem bir tatil hem de sağlık merkezi olacaktır.`
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.