5 Ekim 2009 Pazartesi

balkan edirne iskoçya viyana

Osmanlılar, Balkan turları Yarımadası'na ayak bastıklarında bölgede, kendilerine karşı gelebilecek ne güçlü bir siyasî birlik ne de güçlü bir devlet bulunmaktaydı. O dönem Balkanlar'ın en güçlü devleti olan Sırp İmparatorluğu bile Osmanlıların askerî gücüne dayanamayarak 15. yüzyıl ortalarında çöktü.Osmanlı Türkleri, Trakya'ya ayak bastıktan sonra, 1361'de Edirne turları'yi ve 1363’te de Filibe'yi alarak bölgede ilerlemeye başlaması, aralarında çeşitli dinî, siyasî, askerî vb. sorunlar olan Balkan halklarının (Bulgarlar, Sırplar, Arnavutlar, Bosnalılar, Eflaklılar, Boğdanlılar, Hırvatlar, Slovenler) bu sorunlarını bir kenara bırakıp yaklaşan "Türk" tehlikesine karşı birleşerek savunma ve saldırılar yapmalarına sebep oldu. Bu seferlere, Balkan devletleri dışında zaman zaman, bölgenin hamiliği rolünü üstlenen Macar Krallığı doğrudan İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, Lehistan ve iskoçya turları gibi çeşitli Avrupa ülkeleri de bir miktar asker göndererek dolaylı yönden iştirak ettiler.Haçlı Orduları ile Osmanlılar arasında 14. yüzyıl ortalarında Sırpsındığı Savaşı (1364) ile başlayan çatışmalar I. Kosova Savaşı (1389), Niğbolu Savaşı (1396), Varna Savaşı (1444) ve son olarak da II. Kosova Savaşı (1448) ile 15. yüzyıl ortalarına kadar devam etti.II. Kosova Savaşı’nın kaybedilmesi Balkan uluslarının Türklere karşı direnişinin kesin olarak sona ermesine neden oldu. Bölge, bu savaştan 17. yüzyıl sonlarındaki II. Viyana turları Kuşatması’na kadar, diğer dönemlere oranla göreceli de olsa sakin ve huzurlu bir dönem geçirdi. Bunda o dönemki Osmanlı yöneticilerinin bölgeden yalnızca bir miktar vergi almayı yeterli görmesi ve halkın gelenek, görenek, inanç ve ibadet olarak ifade edebileceğimiz yaşam tarzına karışmaması önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, bundan önceki yerel yöneticilerin baskı, zulüm, adaletsizlik ve ağır vergileri altında ezilen bölge halkının Osmanlıların buraya getirdiği barış, huzur, adaleti ve oluşturdukları hoşgörü ortamını beğenmeleri ve benimsemeleri, yarımadada 15. yüzyıl ortalarından başlayıp 17. yüzyıl sonlarına kadar devam eden huzur ve sakinliği açıklamakta kullanılabilir.II. Viyana Kuşatması'nda Osmanlı ordusunun uğradığı ağır yenilgi hem Türkler, hem Avrupalılar, hem de Balkan ulusları için önemli bir dönüm noktası oldu. Avrupalılar artık, Türkleri yenilmez korkunç bir güç olarak görmemeye başladılar. Aralarında kutsal bir ittifak kurarak Osmanlılara karşı saldırıya geçtiler. Avrupalı müttefiklerle Türkler arasındaki çok kanlı ve uzun savaşlar (1683-1699), Türklerin 1699 Karlofça Antlaşması'nı imzalayarak pes etmesiyle sona erdi.Karlofça Antlaşması sonrası Osmanlı Devleti’nden kopardığı toprak parçalarıyla Balkanlar'a komşu olan Avusturya ve Doğu Avrupa'da Deli Petro tarafından gerçekleştirilen reformlarla büyük bir güç olarak ortaya çıkan Rusya, 18.yüzyıldan itibaren Balkanlar'daki halkları kendi çıkarları doğrultusunda ve Osmanlı Devleti'ni zayıflatmak amacıyla kışkırtmaya ve ayaklandırmaya başladılar. 18. yüzyılda meydana gelen isyanlar 19. yüzyılda meydana gelen ayaklanmalara nazaran daha küçük çapta ve kısa süreli olmalarına rağmen, 18. yüzyıl isyanlarını, 19. yüzyılda meydana gelecek daha büyük çapta, uzun süreli ve sistematik ayaklanmalara hazırlık niteliğinde görülebilir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.